‘’Türkiye’nin milli klavyesi’’ on parmak yazım ilkeleri göz önüne alınarak tasarlandı. Sağlık ve konfor açısından kullanıcılara avantaj sağlayan E-Klavye’de hızlı yazım performansı da öne çıkan özellikler arasında yer alıyor. Geliştirilen klavyenin mucidi Prof. Dr. Mahmut Ekşioğlu, E-Klavye’nin “ileri teknoloji ve yöntemlerle geliştirilmiş, deneye ve matematiğe dayalı, dünyanın en bilimsel klavyesi’’ olduğunu belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Türk diline özel, ergonomik ve verim artırıcı olarak tasarlanan E klavyenin mucidi Boğaziçi ÜniversitesiEndüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Ergonomi Laboratuvarı Kurucu Direktörü Prof. Dr. Mahmut Ekşioğlu, “Çocuklarımızın sağlıklı geleceği ve verimliliği için 70 yıl önce tasarlanan F-klavye yerine, günümüzün ileri teknolojisi ve bilimsel yöntemleri ile geliştirilmiş E-klavye Fatih Projesi için tercih edilmelidir” ifadelerini kullandı.
TÜBİTAK tarafından da desteklenen E-Klavye, F klavyeye göre daha sağlıklı, rahat, yormayan ve aynı zamanda hızlı ve ergonomik olması bakımından öne çıkıyor. E-klavye ve F klavyeyi bilimsel ve uygulama açısından karşılaştıran Prof. Ekşioğlu, iyi bir klavye tasarımında en önemli ölçütün harflerin klavyedeki dağılımı olduğunu ifade etti. Ekşioğlu, dilin özelliklerini ve on parmak yazım kurallarını göz önünde bulundurarak; harflerin, parmak hız ve hareket kabiliyetine göre, en uygun dağılımının yazım performansını artırdığını ve aynı zamanda sağlık ve konfor açısından da daha rahat kullanım sağladığını belirtti. Bunun da ancak, E klavyenin tasarımında yapıldığı gibi, deneysel ve matematiksel optimizasyon yöntemleriyle başarılabileceğini söyledi.
F klavyenin bugünkü anlamda bilimselliğini kabul etmenin mümkün olmadığını ve iyi bir mühendislik tasarımı olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Mahmut Ekşioğlu; “E klavye ise günümüz ileri teknolojisi, bilimsel bilgi ve yöntemleri ile tasarlandı. Sağlık ve performans açısından baktığımızda E-klavye, dünyada deneye ve matematiğe dayanan ve aynı zamanda doğrulama testleri yapılmış ilk ve tek bilimsel klavyedir.
Yaptığımız testlerde, E-klavye F klavyeden yüzde 2 kadar daha hızlı bulundu. Bu fark önemli sayılmaz ve iki klavye arasında hız farkı yok denebilir. Ama testlerimiz 30 ila 45 dakika süreli testlerdi. Uzun süreli yazımlarda bu farkın artacağı tahmin edilebilir. Çünkü F klavyede, aşırı yüklenen işaret parmakları uzun süreli yazımlarda yorgunluğa ve dolayısı ile hızda azalmaya neden olacaktır. E-klavye Q klavyeye göre ise yüzde 25 daha hızlıdır” ifadelerini kullandı.
Parmakların kapasitelerine göre yazım yükü
E klavyede yazım yükünün parmaklara kapasitelerine göre dağıtıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Ekşioğlu, “E klavye F klavyeye göre daha sağlıklı, rahat ve yorucu olmayan bir klavyedir. F klavyede harf yerleşim düzeni günümüz Türkçesine uygun değil. F klavye tasarımında kullanılan harf kullanım sıklık sırası: A, E, K, İ, M, L, T, R, N, S, I, …. Halbuki günümüz Türkçesinde harf kullanım sıklık sırası şöyle: A, E, İ, N, R, L, K, D, I, M, U, …. Görüldüğü gibi ilk iki harf hariç sıklık sırası aynı değildir. Farklılık yalnızca sıklık sırasında değil ayrıca sıklık oranlarındadır. Örneğin günümüz Türkçesinde harf kullanım oranları şöyle: A(%11,4), E(%9,7), İ(%9,1), N(%7,3), … F klavyenin tasarımında kullanılan sıklık oranı (1950´lerin TDK sözlüğüne göre) ise: A(%14,3), E(%8,8), İ(%7,3), N(%4,5),… Ayrıca, ikili harf sıklıkları E-klavye tasarımında gözönünde bulundurulmuş fakat F klavyede ise bulundurulmamıştır.
F klavyede yazım yükü parmaklara dengeli dağıtılmamış ve özellikle işaret parmakları aşırı yüklenmiştir. Bugünkü Türkçeye göre yazımın neredeyse yarısı (%46) işaret parmakları ile yapılmakta ve sağ ve sol arasında yük farkı bulunmamaktadır. Bu durum yazım yükünün ideal parmak yüklerinden %38 kadar sapmasına neden olmaktadır. E klavyede ise ideal yüklerden sapma sadece %4´tür. F klavye tasarımındaki bu ve benzeri hatalar, parmak tendon hareket miktarının artışına ve dengesiz dağılımına neden olmaktadır. E-klavyede ise, işaret parmakları hızlarına uygun olarak %27 oranında; ve sol ve sağ el, yine kapasitelerine uygun olarak, sırası ile %46 ve %54 oranlarında yüklenmişlerdir.
F klavyenin tasarımında “işlek parmaklara sık kullanılan harfleri el yordamıyla atama” yöntemi kullanıldı. Ne yazık ki bu yaklaşımda da hatalar yapıldı. Kullanılan yöntem için harf kullanım sıklıkları ve parmak hızları bilgisi gereklidir. Harf sıklıkları yanlış hesaplandı ve parmak hızları da deneylerle değil tahminlerle belirlendi. Bütün bu bilgiler hatasız olsaydı bile matematiksel optimizasyon ve bilgisayar hesaplama hızı olmadan 32 harfi 32 tuşa el yordamıyla optimal bir şekilde atamak imkansızdır. (Seçenek sayısı: 32!=2,63×1035).
F klavyede harf yerleşim düzeninin optimal olmaması nedeniyle kullanıcı, yazım performansı açısından sorun yaşayabileceği gibi, aynı zamanda özellikle el ve bileklerde karpal tünel sendromu, tendinit ve tenosinovit gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları riski ile karşı karşıyadır. Bu hastalıklara maruz kalan kişiler çalışamaz duruma gelir, ve ileri safhalarda, kalıcı olabilecek rahatsızlık ve hatta engellilik durumuyla karşı karşıya kalırlar. Bu da ülke ekonomisi ve yaşam kalitesi açısından son derece önemlidir” şeklinde konuştu.
Klavyenin asli görevinin yarışmak değil sağlıklı, yormayan, rahat, hatasız ve mümkün olduğunca da hızlı yazmayı sağlamak olduğuna dikkat çeken Ekşioğlu, ‘’Hız tek başına bir klavyeyi iyi klavye yapmaz. İyi klavye her şeyden önce sağlık riski az olan, az yoran, rahat klavyedir.
F klavye, el-bilek-kol sağlığı açısından riskli bir klavyedir. Konu sağlık, yaşam kalitesi ve ülke ekonomisi açısından önemlidir. Çocuklarımızı ve dolayısı ile gelecek kuşaklarımızı, bu riskli klavyeyi kullanmak zorunda bırakmayalım” dedi.