STEM (Fen – Science, Teknoloji – Technology, Mühendislik – Engineering, Matematik – Mathematics) alanlarının kritik rolüne değinilen raporda, yenilikçiliğin temelini oluşturan STEM becerilerinin ekonomik büyüme bakımından taşıdığı öneme dikkat çekildi.
STEM mezun sayısı anlamında global platformda Türkiye’nin gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ülkeler arasında nerede yer aldığına ve Türkiye’nin STEM mezun sayılarının yıllar içerisindeki dağılımlarının nasıl değiştiğine yer verildi. Ayrıca, PwC analizleri sonucunda STEM istihdam gereksinimine ilişkin öngörülerde bulunuldu ve bu öngörüler doğrultusunda üniversitelerin STEM ile ilgili bölümlerinden mezun olup işgücüne katılması beklenen potansiyel çalışanlar ile sektör bazlı STEM istihdam gereksinimleri de ortaya çıkarıldı.
STEM alanlarının önemi
Türkiye’nin dijital dönüşümü yakalayabilmesi ve sürdürebilmesi için yeterli sayıda kalifiye işgücüne ihtiyacı var. İş dünyası teknoloji, inovasyon ve dijitalleşme tarafından yönlendirilen global ekonomide yarışta kalabilmek için STEM becerilerine, yani fen (science), teknoloji (technology), mühendislik (engineering) ve matematik (mathematics) becerilerine sahip işgücüne ihtiyaç duymakta.
Uluslararası alanda genel kabul görmüş bir STEM eğitim ve çalışma alanı sınıflandırması yapılmamış olmakla birlikte, uzmanlar arasında STEM alanlarının bilgilerini kullanmayı gerektiren alanlar olduğu konusunda bir fikir birliği de söz konusu. Fen alanları olarak uzay bilimleri, yer bilimleri, ayrıca çevrebilimi, genetik, patoloji, beslenme gibi başlıkları içeren yaşam bilimleri, fizik ve kimya; teknoloji alanları olarak bilgisayar bilimleri ve kriptoloji, programlama, yapay zekâ gibi bilişim bilimleri; mühendislik alanları olarak mekanik, endüstri, elektrik, malzeme ve inşaat mühendislikleri; matematik alanları olarak ise cebir, geometri, istatistik ve oyun teorisi gibi alanlar sayılabilmekte.
Teknolojik dönüşümün önemli bir rol oynadığı günümüz dünyasında üretken, girişimci ve buluş odaklı eğitim büyük önem taşıyor. STEM eğitimi de disiplinler arası bakış açısı geliştirmesi, teorik bilgilerin uygulamaya dönüştürülmesine yardımcı olması, eleştirel düşünmeyi teşvik etmesi ve problem çözme becerilerini kazandırması nedeniyle eğitimin niteliğini geliştirmenin yanında, iş dünyasının beklentilerine de cevap oluşturmakta.
STEM mezunları oranları
Türkiye’nin yüzde 17 olan STEM mezunlarının toplam mezunlara oranı Brezilya’nın (%16) ilerisinde yer alırken, ABD (%17), Avusturalya (%17) ile benzerlik göstermekte, ama diğer OECD ülkelerinin de gerisinde kalmakta. Bu ülkelerde STEM mezunlarının toplam işgücü içerisindeki payına bakıldığında ise 2014 yılında Türkiye’nin 27 baz puan ile analizde yer alan diğer gelişmekte olan ülkeler Brezilya (17) ve Meksika (26) baz puanlarından daha ileride olduğu görülmekte. Türkiye’de 2013-2016 yılları arasında üniversitelerin STEM alanlarından mezun olan öğrenci oranının da yine yüzde 17 civarında seyrettiği görülmekte.
STEM istihdamında ihtiyaç analizleri
Araştırma kapsamında Türkiye’deki sektörler “İmalat, İnşaat, Dağıtım ve Nakliye, Birincil Sektör ve Kamu Hizmetleri, Ticari ve Diğer Hizmetler ve Pazar Dışı Hizmetler” olmak üzere altı ana sektör altında toplandı. Her bir sektör için 2023 dönemine yönelik STEM istihdam ihtiyaçları belirlendi ve öngörüler oluşturuldu.
2013-2016 döneminde sektör bazlı STEM mezunlarının istihdama oranlarının sırası ile imalat sektöründe 57, inşaat sektöründe 36, birincil sektör ve kamu hizmetlerinde 37, dağıtım ve nakliye sektöründe 10, ticari ve diğer hizmetlerde 39 ve pazar dışı hizmetlerde 13 baz puan seviyelerinde gerçekleşti. STEM eğitimi alan mezunların büyük oranda ilgili sektör dışı iş kollarında ekonomiye katkıda bulundukları da görülüyor. Bunun bir sebebi olarak Türkiye’de STEM alanı farkındalığının yeteri kadar oluşmaması ve eğitim gören öğrencilerin de yetkinliklerini kullanabilecekleri alanlara ilişkin yeterli bilgi sahibi olmamaları gösterilebilir. Buna ek olarak, kariyer seçimleri ve beklentilerinde farklılıklar olması ve alınan eğitimin iş kollarındaki karşılığının kişilerin taleplerini karşılar nitelikte bulunmaması da söz konusu etmenler arasında yerini alıyor.
PwC analizlerine göre, 2023 yılı için tüm sektörlerdeki toplam istihdamın yaklaşık 34 milyonu bulması ve bunun yaklaşık 3,5 milyonunun da STEM istihdamı olması beklenmekte. 2016-2023 döneminde STEM istihdam gereksiniminin 1 milyona yaklaşacağı ve bu ihtiyacın yaklaşık olarak 300 bininin, yani yaklaşık yüzde 31’inin de ‘karşılanamayacağı’ öngörülmekte. Bu açıkta en büyük payı alan sektörler ise “Pazar Dışı Hizmetler” (yüzde 91 açık) ile “Ticari ve Diğer Hizmetler” (yüzde 66 açık) olarak öne çıkıyor. 2016 – 2023 döneminde “Pazar Dışı Hizmetler”de yaklaşık 490 bin STEM istihdam artışı karşısında, 450 bin STEM açığı, “Ticari ve Diğer Hizmetler” sektöründe ise 182 bin STEM istihdam artışı karşısında 120 bin STEM açığı öngörülmekte.
Neler yapmalıyız?
Dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0 evriminin giderek daha fazla gündemde olacağı bir dönemde STEM konusunun önceliklendirilmesi önem taşımakta.
Türkiye’de ihtiyaç duyulan STEM işgücünün sağlanması için devlet, eğitim ve iş dünyası gerekli politika, programlar ve eylemler için birlikte hareket etmeli.
STEM eğitim yaklaşımının okul öncesinden başlayarak, tüm eğitim kademelerinde hayata geçirilmesi ve eğitimde kalitenin yükseltilmesi büyük önem taşımakta. Yaratıcı, yenilikçi, analitik ve eleştirel düşünen, problem çözme becerileri yüksek bireyler yetiştirilmesi için müfredatta, eğitim yöntemlerinde ve öğretmen eğitiminde iyileştirmeler de fayda sağlayacak.
Yükseköğretimde eğitim içerikleri iş dünyasının ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak şekilde ve iş hayatına uyum gözetilerek zenginleştirilmeli ve üniversite ile sanayi arasında işbirlikleri de artırılmalı.
STEM mezunlarının, olabildiğince STEM alanlarına yönlendirilmesi ise teknoloji ve inovasyon alanında ihtiyaç duyulacak nitelikli işgücünün karşılanması bakımından önemli.
Şirketlerin, Ar-Ge yaparak ve risk sermayesi sağlayarak yenilikçi bir ortam oluşturmada oynadıkları önemli rolü devam ettirerek, STEM eğitimine yatırım yapma konusunda daha aktif rol almaları ve STEM becerilerini destekleyerek küresel rekabet adına gerekli adımları atmaları önemli bir gereklilik. STEM iş alanlarının artmasını sağlayacak Ar-Ge yatırımları, Ar-Ge’nin tabana yayılması gibi çalışmaların hızlanarak devam etmesi de önemli.
Şirketler ise iş hayatında gerekli olan STEM profillerini oluşturarak, ihtiyaç duyulan işgücü hakkında daha fazla bilgi sağlayarak, iş ve staj imkanları sunarak öğrencilerin çalışma yaşamına daha iyi hazırlanmaları için fırsatlar yaratabilir.
Türkiye için işgücü içerisinde ne kadar STEM çalışanının yer aldığı ve bu çalışanların dağılımlarının sektörel bazda nasıl olduğuna dair analizler gerçekleştirilmeli. Türkiye’de yer alan mevcut STEM mezunu sayısının artışına yönelik gerekli kapasite artış planlaması hayata geçirilmeli. TÜİK, İŞKUR, YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerle ortak çalışma grupları oluşturularak, veri kalitesinin STEM verilerini içerecek şekilde artırılması ve detaylandırılması da sağlanmalı. Ayrıca şirketlerin de kamu kurumlarına veri sağlayıp öngörülerini paylaşması ile kanıta dayalı ve uygulamadan gelen bilgilere dayanarak kamu politikalarının oluşturulmasının desteklenmesi de bir gereklilik.
STEM alanlarına yatırım yapılması, dünyada son dönemlerde öne çıkmakla birlikte, bu konu üzerinde uzun zamandır birçok girişim yer alıyor ve sürekli olarak yenileri ortaya çıkmaya devam ediyor. STEM eğitiminin ve STEM işgücünün gelişmesi için gereken adımların ulusal politika düzeyinde ele alınarak kamu tarafından desteklenmesi, kamu, eğitim ve iş dünyasının işbirliği ile eylem planlarının hayata geçirilmesi ve ilerlemenin yakından takip edilmesi bu noktada kritik bir önem taşıyor.